Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianameyle yeni bir dava açıldı. Demirtaş'ın 2016 yılında yaptığı yedi ayrı konuşma suç sayılırken, hakkında 15 yıl hapis cezası ve siyasi yasak talep ediliyor. Davanın, DEM Parti temsilcilerinin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştüğü gün açılması dikkat çekti.
İddianamede Neler Var?
İddianamede, Demirtaş'ın çözüm sürecine destek verdiği ve Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin son bulması çağrısında bulunduğu konuşmalar yer alıyor. Demirtaş'ın şu sözleri iddianamede yer aldı:
“Bu nedenle önümüzdeki günlerde demokrasi adına darbelere karşı durup özgürlüğü savunma adına şu ölümleri durdurup barışçıl çözümü gerçekleştirme adına tecride son verilip Sayın Öcalan’ın şahsında bir kez daha müzakereye dönülmesi adına lütfen meydanları, alanları daha fazla kullanın.”
Diyarbakır 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianame kapsamında açılan davada ilk duruşmanın 24 Eylül 2025 tarihinde yapılacağı bildirildi. Demirtaş'ın avukatları, çözüm sürecine dair yürütülen tartışmalara rağmen müvekkilleri hakkında yeni davaların açılmasının dikkat çekici olduğunu belirtti.
Avukatlarından Açıklama
Demirtaş'ın avukatları, müvekkillerinin hukuki durumunda olumlu gelişmeler beklediklerini, ancak buna karşılık yeni yargılamalarla karşılaştıklarını ifade etti. Avukatlar, bu durumun hukuki bir garabet olduğunu ve siyasi bir mesaj içerdiğini düşünüyor.
Davanın Zamanlaması Manidar mı?
Davanın açıldığı sıralarda DEM Parti heyeti, yeni çözüm süreci kapsamında Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüştü. DEM Parti heyetinde Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Sezai Temelli ve İnsan Hakları Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Türkdoğan yer aldı. Bu durum, davanın zamanlamasıyla ilgili soru işaretleri yaratıyor.
Selahattin Demirtaş'a açılan bu yeni dava, Türkiye siyasetinde ve hukuk sisteminde yeni tartışmaları beraberinde getirecek gibi görünüyor. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği ve sonuçlarının ne olacağı merakla bekleniyor. Bu dava, Türkiye'deki siyasi iklimi ve Kürt sorununun çözümüne yönelik umutları nasıl etkileyecek, zamanla göreceğiz.
