
Kaymakam Kılıç'a Şok Hapis Cezası! Depremzede Parasıyla Neler Yaptı?
Adana Yüreğir eski Kaymakamı Mustafa Kılıç, depremzedelere yardım toplama bahanesiyle gerçekleştirdiği dolandırıcılık suçundan 70 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan bu olay, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Kılıç, depremzedeler için açılan ihaleler üzerinden yaklaşık 50 milyon lira dolandırmakla suçlanıyor.
Vurgun Nasıl Ortaya Çıktı?
İddialara göre, Mustafa Kılıç ve suç ortakları, depremzedeler için olmayan ihaleleri varmış gibi göstererek çeşitli firmalardan "teminat" adı altında para topladı. Toplanan bu paralar, Kılıç'ın şahsi hesabına aktarıldı. Olayın ortaya çıkmasıyla birlikte Kılıç tutuklandı ve hakkında dava açıldı. Yargılama sürecinde Kılıç, suçlamaları reddetse de mahkeme, delilleri değerlendirerek Kılıç'ı "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 70 yıl hapis cezasına mahkum etti.
Dolandırıcılık yöntemleri şu şekilde sıralanıyor:
- Depremzedeler için olmayan ihaleler düzenlemek
- Firmalardan "teminat" adı altında para toplamak
- Toplanan paraları şahsi hesaba aktarmak
Mahkeme Süreci ve Savunmalar
Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada, sanıklar suçlamaları reddetti. Mustafa Kılıç, 23 yıllık meslek hayatında yasa dışı hiçbir işe karışmadığını iddia ederek, "Ben alacaklı olan kişilere parasını ödeyeceğim. Ben dolandırıcılığa tevessül dahi etmedim" dedi. Diğer sanık Özgür Akgül ise, "Ben kimseye 'Cumhurbaşkanlığında çalışıyorum' demedim. Ben Kaymakam Mustafa Kılıç tarafından kullanılıp ortaya atılmış bir insanım. Kimsenin bir lirasını almadım" şeklinde savunma yaptı.
Ancak mahkeme, sanıkların savunmalarını yeterli bulmayarak Mustafa Kılıç'a 70 yıl, Özgür Akgül'e ise 50 yıl 10 ay hapis cezası verdi. Diğer sanık Paşa Yaşar ise beraat etti.
Mustafa Kılıç'ın mahkemedeki savunmasında şu ifadeler yer aldı:
Görev yaptığım süre zarfında doğrudan temin yapıldı. İhale söz konusu değildir. İhale denilerek olay başka yönlere çekiliyor. Benim kaçma şüphem yoktur. Ben gözaltı kararı verildiği gün Mersin İl Emniyet Müdürlüğü'ne gittim. Kimseyi dolandırmadım. Benim hesap hareketlerim bilirkişi marifetiyle incelensin. Ben alacaklı olan kişilere parasını ödeyeceğim. Ben dolandırıcılığa tevessül dahi etmedim.
Bu olay, Türkiye'de depremzedelere yardım toplama adı altında yapılan dolandırıcılıkların ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğini gözler önüne seriyor. Bir kamu görevlisinin, böylesine hassas bir konuda insanları mağdur etmesi, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Mahkemenin verdiği bu ceza, benzer suçları işlemeyi düşünenler için caydırıcı bir örnek teşkil etmesi açısından önem taşıyor.