İstanbul Kadıköy'de 1999 yılında Mavi Çarşı'ya düzenlenen ve 13 kişinin ölümüne neden olan molotofkokteyli saldırısının faili Azime Işık'ın tahliye edilmesi büyük tepki çekti. Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesini protesto amacıyla gerçekleştirilen saldırı sonrası müebbet hapis cezasına çarptırılan Işık'ın serbest bırakılması, kamuoyunda infiale yol açtı.
Mavi Çarşı Katliamı ve Azime Işık'ın Rolü
Mavi Çarşı katliamı, Türkiye'nin yakın tarihine kara bir leke olarak kazınmıştır. 1999 yılında PKK terör örgütü tarafından gerçekleştirilen bu hain saldırıda, 13 masum insan hayatını kaybetmiştir. Azime Işık, bu saldırının faillerinden biri olarak yargılanmış ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Mahkeme kayıtlarına göre, Işık'ın saldırı sırasında gözcülük yaptığı tespit edilmiştir.
- Saldırı, PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanmasını protesto etmek amacıyla düzenlendi.
- Molotofkokteylleriyle yapılan saldırıda 13 kişi yanarak can verdi.
- Azime Işık, saldırıda gözcülük yaparak yardım ve yataklık suçundan yargılandı.
Tahliye Kararı ve Tepkiler
Azime Işık'ın tahliye kararı, özellikle Mavi Çarşı katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları başta olmak üzere, birçok kesim tarafından büyük bir öfke ve şaşkınlıkla karşılandı. Sosyal medyada #AzimeIşıkTutuklansın etiketiyle kampanyalar başlatıldı. Vatandaşlar, bir terör suçlusunun serbest bırakılmasının adalete olan inancı zedelediğini dile getirdiler. Hukukçular ise, tahliye kararının yasal dayanaklarını sorguladılar.
Hukuki Süreç Nasıl İşledi?
Azime Işık'ın davası, Türkiye yargı sistemi içerisinde uzun ve karmaşık bir süreçten geçti. Yerel mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararı, Yargıtay tarafından onandı. Ancak, dava daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. AİHM'in yeniden yargılama kararı vermesi üzerine, dosya Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) gönderildi. AYM'nin kararı doğrultusunda dosya tekrar yerel mahkemeye sevk edildi ve Işık, bu süreçte tahliye edildi.
Bu tahliye kararı, Türkiye'deki adalet sistemi ve terörle mücadele politikaları üzerine yeniden düşünmeyi gerektiren önemli bir dönüm noktasıdır. Adaletin tecelli etmesi ve suçluların hak ettikleri cezayı alması, toplumun huzuru ve güvenliği için hayati öneme sahiptir.
