Diyarbakır'da vahşice öldürülen Narin Güran davasında sular durulmuyor. Davanın seyrini değiştirecek bir gelişme yaşandı ve sanık avukatları, mahkeme hakimini Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) şikayet etti. Bu şikayet, davanın ilerleyişi ve adalet arayışı açısından önemli soruları beraberinde getirdi.
Şikayetin Gerekçesi Ne?
Sanık avukatları, HSK'ya gönderdikleri dilekçede, duruşma sırasında usul hataları yapıldığını iddia etti. Avukat Mustafa Demir imzasıyla yapılan şikayette öne çıkan başlıklar şunlar:
- Sanıkların sorgusu öncesinde iddianamenin okunmaması ve yasal haklarının hatırlatılmaması
- Duruşma tutanağında CMK m.147'de belirtilen hakların hatırlatılmış gibi gösterilmesi
- Çocukların yargılandığı davada, ilgisiz bir derneğin (UCİM) davaya katılmasına izin verilmesi
- Reddi hakim talebinin usulüne uygun şekilde değerlendirilmemesi
- Sanıkların tutukluluk halinin devamına ilişkin kararda yasal dayanaktan yoksun gerekçeler sunulması
Avukatlar, bu usul hatalarının yargıya olan güveni sarstığını ve sanıkların temel haklarının ihlal edildiğini savundu.
HSK Ne Yapacak?
Şikayetin ardından HSK'nın nasıl bir yol izleyeceği merak konusu. HSK'nın, avukatların iddialarını titizlikle incelemesi ve gerekli soruşturmayı başlatması bekleniyor. Eğer iddialar doğru bulunursa, hakim hakkında disiplin cezası uygulanabileceği gibi, ceza soruşturması da açılabilir.
Davanın Seyri Nasıl Etkilenecek?
Hakim hakkında yapılan şikayet, Narin Güran davasının seyrini önemli ölçüde etkileyebilir. Eğer hakim hakkında soruşturma açılırsa, davanın sonuçlanması gecikebilir. Ayrıca, şikayetin haklı bulunması durumunda, davanın yeniden görülmesi de gündeme gelebilir. Bu durum, hem sanıklar hem de mağdur yakınları açısından belirsizlik yaratabilir.
Bu tür davalar, toplumun adalet sistemine olan güvenini doğrudan etkiler. Bu nedenle, HSK'nın şikayeti tarafsız ve adil bir şekilde değerlendirmesi, adaletin tecelli etmesi ve kamuoyunun vicdanının rahatlaması açısından büyük önem taşıyor.
Narin Güran davası, Türkiye'de kadın cinayetlerine karşı verilen mücadelenin sembollerinden biri haline geldi. Bu davada adaletin sağlanması, benzer suçların önlenmesi ve toplumun vicdanının rahatlatılması açısından kritik bir öneme sahip. HSK'nın vereceği karar, sadece bu davanın değil, tüm adalet sisteminin geleceği için bir dönüm noktası olabilir.