Independent Turkish'in haberine göre, gözlemlenebilir evrenin 4 bin sanal evrenle katlanarak genişlediği Big Bang'in hemen ardından yaşanan sürecin bir manzarasını oluşturmayı hedefliyor. Bugünün evreni yoğunluk açısından farklılık gösteriyor. Bazı bölgeler galaksi açısından zengindir, diğer bölgeler ise nispeten kısırdır. Shirasaki, Big Bang sırasında ilkel evrende var olan yoğunluk dalgalanmalarının bu bozukluğun sorumlusu olduğunu düşünüyor. Araştırmacıya göre evren genişlediğinde bu dalgalanmalar ipler şeklinde genişledi. Yerçekimi kuvvetleri de bu uzun ipliklerle etkileşime girerek galaksilerin üzerlerinde kümelenmesine neden oldu.
Araştırmacıların, "şişme" adı verilen bu patlama sonrası genişleme sürecinde evrenin neye benzediğini anlamak için denklemden kütleçekim dalgalanmalarını almaları gerekiyor. (rebuild) yöntemi geliştirildi. Ancak, yöntemin gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmek için test etmeleri gerekiyordu. Bu nedenle ATERUI II adı verilen süper bilgisayar üzerinden evrenin 4 bin versiyonu oluşturuldu. Bunların hepsi farklı başlangıç yoğunluk dalgalanmalarına sahipti.
Araştırmacılar, bu sanal evrenlerin kendi sanal enflasyon sürecinden geçmelerine izin verdiler ve ardından onları başlangıç noktalarına geri getirip getiremeyeceklerini görmek için yeniden yapılandırma yöntemini uyguladılar.
Geçen ay hakemli bilim dergisi Physical Review D'de yayınlanan bulgular umut vericiydi. Shirasaki bulguları şu şekilde yorumladı:Bu yeniden yapılandırma yönteminin, gözlemlenen galaksi dağılımları üzerindeki yerçekimi etkilerini azaltabileceğini gördük. Dolayısıyla bu yöntem, evrenimizin başlangıç koşullarını verimli bir şekilde türetmemize izin verir. Shirasaki, şimdi bu yöntemi galaksileri birbirine bağlayan gerçek kozmik ağa uygulamayı hedeflediklerini söylüyor. ABD'nin New Mexico eyaletinde bir teleskopla yapılan gözlemler sonucunda kozmik ağ hakkında gerekli veriler zaten toplanmıştı.