
Açlık Kapıda Mı? Çiftçi Feryadı! A. Nedim Atilla Yazdı
Dün, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü'ydü. Her yıl bu tarih geldiğinde içimi hem umut hem de hüzün kaplıyor. Umut, hâlâ bir yerlerde toprağa tutunanların, sabahla birlikte tarlaya inenlerin, kendi kendine yetme çabasıyla yaşayanların varlığını bilmekten kaynaklanıyor. Hüzün ise bu değerli insanların sayılarının giderek azalmakta olduğunu görmekten.
Türk Tarımının Geleceği Tehlikede Mi?
Türkiye'de tarımın geleceği, birçok faktörün etkisi altında şekilleniyor. Genç nüfusun tarımdan uzaklaşması, artan üretim maliyetleri, yerli tohumların kaybolması ve köylerin terk edilmesi gibi sorunlar, Türk tarımının sürdürülebilirliği açısından ciddi tehditler oluşturuyor. Bu sorunlara çözüm bulunmadığı takdirde, sofralarımızdaki çeşitlilik azalacak ve gıda güvenliğimiz tehlikeye girecektir.
Tarımda gençlerin ilgisizliği, uzun vadede büyük bir sorun teşkil ediyor. Gençler, daha kolay ve daha iyi kazanç getiren işlere yönelirken, tarım sektöründe çalışacak insan gücü azalıyor. Bu durum, üretimde verimlilik düşüşüne ve tarım arazilerinin boş kalmasına neden oluyor. Ayrıca, artan üretim maliyetleri de çiftçileri zor durumda bırakıyor. Gübre, ilaç, enerji ve işçilik gibi giderlerin yükselmesi, çiftçilerin rekabet gücünü azaltıyor ve üretimden vazgeçmelerine yol açabiliyor.
Yerli tohumların kaybolması da önemli bir sorun. Hibrit tohumların yaygınlaşmasıyla birlikte, atalık tohumlarımızın büyük bir kısmı kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya. Yerli tohumlar, bulundukları bölgenin iklimine ve toprak yapısına uyum sağlamış oldukları için daha dayanıklıdırlar ve daha az girdiyle daha verimli ürün elde edilmesini sağlayabilirler. Bu nedenle, yerli tohumların korunması ve yaygınlaştırılması, tarımsal biyoçeşitliliğimizin korunması açısından hayati önem taşıyor.
Köylerin terk edilmesi de tarımı olumsuz etkileyen bir diğer faktör. Şehirlerde daha iyi yaşam koşulları arayan insanlar, köylerini terk ederek şehirlere göç ediyorlar. Bu durum, köylerdeki tarım arazilerinin boş kalmasına ve tarımsal üretimin azalmasına neden oluyor. Köylerin yeniden canlandırılması ve kırsal kalkınmanın desteklenmesi, tarımın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşıyor.
Çiftçinin Sesi Duyulmalı
Anadolu çiftçisinin sesi duyulmazsa, sofralarımızda sessizlik büyüyecek. Tarımın desteklenmesi, çiftçilerin sorunlarına çözüm bulunması ve tarımsal üretimin teşvik edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde, gıda güvenliğimiz tehlikeye girecek ve geleceğimiz karanlık olacaktır. Unutmayalım ki, tarım olmadan hayat olmaz. Tarım, sadece bir sektör değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir, bir kültürdür. Bu kültürü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak hepimizin sorumluluğundadır.
- Gençlerin tarıma yönlendirilmesi için teşvikler artırılmalı.
- Üretim maliyetlerini düşürmek için destekler sağlanmalı.
- Yerli tohumların korunması ve yaygınlaştırılması için çalışmalar yapılmalı.
- Köylerin yeniden canlandırılması ve kırsal kalkınma desteklenmeli.
Gelecek Nesillere Miras
Tarım sektörünün karşı karşıya olduğu bu zorlukların üstesinden gelinebilmesi için, tüm paydaşların işbirliği yapması gerekiyor. Devletin, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve çiftçilerin ortak bir vizyon etrafında bir araya gelerek çözüm üretmesi gerekiyor. Aksi takdirde, tarım sektörümüz daha da gerileyecek ve geleceğimiz tehlikeye girecektir. Unutmayalım ki, sağlıklı bir gelecek, sağlıklı bir tarımla mümkündür. Bu nedenle, tarımımıza sahip çıkmalı ve onu gelecek nesillere en iyi şekilde aktarmalıyız.