Türk Ortodoks Kilisesi temsilcisi Sevgi Erenerol'dan çarpıcı açıklamalar! Erenerol, dedesi Papa Eftim'in Atatürk ile olan sıra dışı ilişkisini ve Anadolu'daki Hristiyan Türklerin bilinmeyen tarihini anlattı. Veli Küçük'ün bu olaydaki rolü ise merak konusu.
Papa Eftim ve Atatürk'ün Sır Dolu İlişkisi
Sevgi Erenerol, dedesi Papa Eftim'in Atatürk ile çok yakın bir ilişkisi olduğunu ve Atatürk'ün ona "baba" diye hitap ettiğini iddia ediyor. Erenerol'un açıklamaları, Türkiye'deki Hristiyan Türklerin tarihi ve kimliği üzerine yeni bir tartışma başlatacak gibi görünüyor.
Erenerol, dedesi Papa Eftim'in hayatını ve mücadelesini şu sözlerle anlatıyor:
- "Dedem, Türk Ortodoks Patrikhanesi'ni kuran ve hayatını Türk Ortodoks cemaatine adayan bir din adamıydı."
- "Atatürk ile çok yakın dostlardı ve birbirlerine büyük saygı duyarlardı."
- "Dedem, Türk Kurtuluş Savaşı'nda büyük rol oynamış ve Atatürk'ün güvenini kazanmıştı."
Bu iddialar, Türk tarihi ve Atatürk'ün hayatına dair bilinenleri sorgulatacak nitelikte. Erenerol'un açıklamaları, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Anadolu'daki Hristiyan Türklerin Bilinmeyen Tarihi
Erenerol, Anadolu'nun Hristiyan Türkler için önemli bir merkez olduğunu ve bu topluluğun tarih boyunca büyük sıkıntılar yaşadığını belirtiyor. Erenerol'a göre, Hristiyan Türkler, hem kendi dinlerini yaşamakta zorlanmış hem de Türk kimliklerini korumakta zorlanmışlardır.
Erenerol, Anadolu'daki Hristiyan Türklerin varlığını şu sözlerle vurguluyor:
"Anadolu, sadece Müslüman Türklerin değil, aynı zamanda Hristiyan Türklerin de vatanıdır. Bizler, bu topraklarda yüzyıllardır yaşıyoruz ve Türk kimliğimizi koruyoruz."
Erenerol'un açıklamaları, Türkiye'deki dini azınlıkların tarihi ve kültürel mirası üzerine yeni bir farkındalık yaratabilir.
Bu durum, Türkiye'nin çok kültürlü yapısının ve farklı inanç gruplarının bir arada yaşamasının önemini bir kez daha hatırlatıyor.
Veli Küçük'ün bu olaydaki rolü ise hala bir sır olarak kalmaya devam ediyor. Erenerol'un bu konudaki açıklamaları merakla bekleniyor.
Sevgi Erenerol'un açıklamaları, Türk Ortodoks Kilisesi'nin ve Hristiyan Türklerin geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Bu açıklamalar, Türkiye'deki dini özgürlükler ve azınlık hakları konusunda yeni bir tartışma başlatabilir.