ABD Başkanı Donald Trump'ın, hükümet tarafından finanse edilen medya kuruluşlarında bütçe ve personel azaltma kararı almasının ardından, Amerika'nın Sesi (VOA) çalışanları idari izne çıkarıldı. Bu gelişme, medya özgürlüğü ve çalışan hakları konusunda tartışmaları yeniden alevlendirdi.
VOA Çalışanlarına İdari İzin Kararı
The Hill tarafından elde edilen iç yazışmalara göre, VOA çalışanlarına, insan kaynakları veya amirlerinden izin almadan iş yerlerine girmemeleri talimatı verildi. Çalışanların tam maaş ve sosyal haklarla izne çıkarıldığı belirtilirken, talep edilmesi durumunda basın kartları, belgeler ve elektronik cihazlarını teslim etmeleri gerektiği ifade edildi. Ayrıca, çalışanların mesai saatleri içinde telefon ve e-posta yoluyla ulaşılabilir olmaları istendi.
VOA'nın Pentagon muhabiri Carla Babb, X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "VOA'daki neredeyse tüm tam zamanlı çalışanlar gibi ben de süresiz olarak idari izne çıkarıldım." ifadelerini kullandı. Babb, basın özgürlüğüne dikkat çekerek, bu kararın medya çalışanları üzerindeki etkilerini vurguladı.
Trump'ın Bütçe Kesintisi Kararı
ABD Başkanı Trump, başta VOA olmak üzere hükümet tarafından finanse edilen medya kuruluşlarında bütçe ve personel azaltma kararı almıştı. Bu kapsamda, ABD Küresel Medya Ajansı'na bağlı kuruluşların fonksiyonlarının minimum seviyeye çekilmesi talimatı verildi. Ajansa bağlı medya kuruluşlarının bütçelerinde kesintiye gidileceği ve personel sayısının azaltılacağı belirtildi.
- VOA, Özgür Avrupa ve Asya Radyosu gibi kuruluşlar etkilendi.
- Radyo Marti gibi İspanyolca yayın yapan kuruluşlar da karardan nasibini aldı.
- Karar, medya özgürlüğü ve hükümetin medya üzerindeki etkisi konusunda tartışmalara yol açtı.
Bu karar, Trump yönetiminin medya kuruluşları üzerindeki kontrolünü artırma çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Medya özgürlüğü savunucuları, bu tür adımların basın özgürlüğünü tehdit ettiğini ve demokratik değerleri zayıflattığını savunuyor.
Sonuç olarak, Trump'ın VOA ve diğer hükümet destekli medya kuruluşlarına yönelik bütçe kesintisi kararı, hem çalışanlar hem de medya özgürlüğü açısından önemli sonuçlar doğurdu. Bu gelişmeler, ABD'de medya ve siyaset ilişkisinin geleceği hakkında yeni soruları gündeme getiriyor.
