ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşları giderek şiddetleniyor. Gümrük vergilerindeki karşılıklı misillemeler, iki ülke arasındaki gerilimi tırmandırıyor. Peki, bu savaşın galibi kim olacak? Kim diz çökecek? Yoksa her iki taraf da mı kaybedecek? Bu soruların yanıtlarını, Pekin Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Üniversitesi doktora öğrencisi Orçun Göktürk ile konuştuk.
Ticaret Savaşının Bilançosu: Kim Daha Çok Kaybediyor?
Ticaret savaşının bilançosunu değerlendiren Göktürk, "ABD'nin %125'e, Çin'in ise %84'e varan gümrük vergisi artışları, her iki ülkenin ekonomisini de olumsuz etkiliyor. Ancak bu durumdan en çok etkilenen, tüketici oluyor. Artan maliyetler, ürün fiyatlarına yansıyarak alım gücünü düşürüyor." dedi.
Göktürk'e göre, ticaret savaşının kazananı olmayacak. Her iki ülke de ekonomik kayıplar yaşayacak. Ancak bu kayıpların boyutu, tarafların atacağı adımlara bağlı olacak.
Çin'in Kozları Ne? ABD'nin Zayıf Karnı Neresi?
Çin'in elindeki en önemli kozun, devlet kontrolündeki ekonomi olduğunu belirten Göktürk, "Çin hükümeti, ekonomiyi yönlendirme ve kaynakları dağıtma konusunda büyük bir güce sahip. Bu sayede, ticaret savaşının olumsuz etkilerini bir nebze olsun hafifletebilir." ifadelerini kullandı.
ABD'nin ise zayıf karnının, dış politikadaki yalnızlığı olduğunu vurgulayan Göktürk, "Trump yönetiminin izlediği tek taraflı politikalar, ABD'yi uluslararası arenada yalnızlaştırdı. Bu durum, ticaret savaşında ABD'nin elini zayıflatıyor." şeklinde konuştu.
Savaşın Sonu: Uzlaşma mı, Kriz mi?
Ticaret savaşının geleceğine dair öngörülerini paylaşan Göktürk, şunları söyledi:
- "Ticaret savaşının kısa vadede sona ermesi zor görünüyor. Her iki taraf da taviz vermemekte kararlı."
- "Ancak uzun vadede, tarafların bir uzlaşma zemini bulması gerekiyor. Aksi takdirde, ticaret savaşı küresel bir ekonomik krize dönüşebilir."
- "Uzlaşma için, her iki tarafın da karşılıklı tavizler vermesi ve ortak çıkarları gözetmesi gerekiyor."
ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının küresel ekonomiye etkileri giderek artıyor. Uzmanlar, bu durumun uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarıyor. Tarafların bir an önce uzlaşma yoluna gitmesi, küresel ekonomik istikrar için hayati önem taşıyor. Aksi takdirde, dünya ekonomisi zorlu bir süreçten geçebilir.