Türkiye'nin Alım Gücü Şoku! AB'nin Neresinde Kaldık?
Dünya

Türkiye'nin Alım Gücü Şoku! AB'nin Neresinde Kaldık?


19 June 20255 dk okuma2 görüntülenmeSon güncelleme: 19 June 2025

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2024 yılı geçici verileri, Türkiye'nin alım gücü konusunda Avrupa Birliği (AB) ortalamasının oldukça gerisinde kaldığını gösteriyor. Satın alma gücü paritesine (SGP) göre kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) endeksi 71 olarak hesaplandı. Bu durum, Türkiye'nin AB ortalamasının %29 altında olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Alım Gücü Paritesi (SGP) Nedir?

Satın alma gücü paritesi (SGP),farklı ülkelerdeki fiyat düzeylerini eşitleyerek, ulusal gelir ve harcamaların uluslararası karşılaştırmalarda daha anlamlı hale gelmesini sağlayan bir yöntemdir. Basitçe anlatmak gerekirse, aynı mal ve hizmet sepetinin farklı ülkelerdeki fiyatlarını karşılaştırarak, o ülkelerin alım güçlerini belirlemeye yardımcı olur. SGP sayesinde, ülkeler arasındaki yaşam standartları ve ekonomik performans farklılıkları daha doğru bir şekilde değerlendirilebilir.

SGP, özellikle gelir ve tüketim karşılaştırmalarında büyük önem taşır. Örneğin, bir ülkede nominal gelir yüksek olsa bile, fiyatlar da yüksekse, o ülkenin alım gücü düşük olabilir. Bu nedenle, SGP kullanılarak yapılan karşılaştırmalar, ülkelerin gerçek refah düzeylerini daha iyi yansıtır. TÜİK'in açıkladığı verilerde de SGP endeksi kullanılarak, Türkiye'nin AB ortalamasına göre alım gücündeki durumu net bir şekilde ortaya konulmuştur.

Türkiye'nin AB ile Alım Gücü Farkı Neden Bu Kadar Yüksek?

Türkiye'nin AB ortalamasının altında kalmasının birçok nedeni bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Ekonomik Politikalar: Ülkenin uyguladığı ekonomik politikalar, gelir dağılımı ve tüketim alışkanlıkları alım gücünü doğrudan etkiler.
  • Enflasyon: Yüksek enflasyon, alım gücünü azaltan en önemli faktörlerden biridir. Enflasyonun yüksek olduğu ülkelerde, vatandaşlar aynı miktarda parayla daha az mal ve hizmet satın alabilirler.
  • Gelir Dağılımı: Gelir dağılımındaki adaletsizlik, alım gücünü olumsuz etkiler. Gelirin büyük bir kısmının küçük bir azınlıkta toplandığı ülkelerde, geniş halk kitlelerinin alım gücü düşüktür.
  • Üretim ve Verimlilik: Üretim ve verimlilik düzeyleri de alım gücünü belirleyen önemli faktörlerdir. Üretimde verimliliğin düşük olduğu ülkelerde, mal ve hizmetlerin fiyatları yüksek olabilir, bu da alım gücünü azaltır.

Bu faktörlerin yanı sıra, döviz kuru dalgalanmaları, dış ticaret dengesi ve yatırım ortamı gibi unsurlar da alım gücünü etkileyebilir. Türkiye'nin AB ile arasındaki alım gücü farkının kapanması için, bu faktörlerin iyileştirilmesine yönelik politikaların uygulanması gerekmektedir.

Türkiye'nin alım gücünün AB ortalamasının altında olması, vatandaşların yaşam standartları ve refah düzeyi üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Bu durum, özellikle dar gelirli vatandaşlar için daha büyük bir sorun teşkil etmektedir. Alım gücünün artırılması için, ekonomik istikrarın sağlanması, enflasyonun düşürülmesi, gelir dağılımının iyileştirilmesi ve üretimde verimliliğin artırılması gerekmektedir. Aksi takdirde, Türkiye'nin AB ile arasındaki alım gücü farkı daha da açılabilir.