Yunanistan'ın mültecilere yönelik insanlık dışı uygulamaları devam ediyor. Ege Denizi'nde umuda yolculuk yapan mültecilerin botlarını geri iten ve hatta batan teknelerini seyreden Yunanistan, şimdi de Sisam adasındaki mülteci kampında yaşanan açlık kriziyle gündemde.
Sisam Adası'nda Açlık Tehlikesi
Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü, Kuşadası'nın karşısında bulunan Sisam adasındaki mülteci kampında durumun vahametini gözler önüne serdi. Örgüt, kampta 6 aylık bebeklerin de dahil olduğu en az 6 çocuğun açlıkla pençeleştiğini açıkladı. Bu durum, uluslararası kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Kamp koşullarının yetersizliği, hijyen eksikliği ve gıda sıkıntısı, mültecilerin yaşam koşullarını dayanılmaz hale getiriyor.
Uluslararası Toplumun Tepkisi
Sınır Tanımayan Doktorlar'ın açıklaması sonrasında birçok uluslararası kuruluş ve insan hakları örgütü, Yunanistan'a çağrıda bulundu. Mültecilerin temel ihtiyaçlarının karşılanması ve insani koşullarda yaşamalarının sağlanması gerektiği vurgulandı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) de konuyla ilgili bir açıklama yaparak, Yunanistan'a destek vermeye hazır olduklarını bildirdi. Ancak, şu ana kadar Yunanistan hükümetinden konuyla ilgili resmi bir açıklama yapılmadı.
Mülteci Kamplarındaki Yaşam Koşulları
Yunanistan'daki mülteci kampları, uzun zamandır uluslararası kamuoyunun eleştiri odağında. Kamplarda yaşanan aşırı kalabalık, hijyen sorunları, yetersiz sağlık hizmetleri ve güvenlik endişeleri, mültecilerin yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Özellikle çocukların ve kadınların savunmasız durumda olduğu bu kamplarda, şiddet ve istismar vakaları da sıkça görülüyor.
- Yetersiz beslenme
- Sağlık sorunları
- Güvenlik açığı
- Psikolojik travma
Mülteci kamplarındaki bu olumsuz koşullar, mültecilerin umutsuzluğa kapılmasına ve daha tehlikeli yollara başvurmasına neden oluyor. Birçok mülteci, Avrupa'ya ulaşmak için yasa dışı yollara başvurarak hayatını riske atıyor.
Sisam adasındaki açlık krizi, Yunanistan'ın mülteci politikalarının ve kamplardaki yaşam koşullarının ne kadar yetersiz olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Uluslararası toplumun bu duruma sessiz kalmaması ve Yunanistan'a gerekli baskıyı yapması gerekiyor. Aksi takdirde, bu tür insanlık dramları yaşanmaya devam edecek.